Kopardım aldım bir tanesini daha iliştirdiklerimden zihnime,
Koydum karşıma dinledim, aman bir geveze bir geveze.
Doldurdum içini incir çekirdeklerinin, üzerine bir tutam bahane,
Yeni çıktı fırından, buyurmaz mısınız siz de bir tane?

19.08.2011

Tantanakan Savaşı

Kocaman pembe yastıklarımı üst üste yığmış, oluşan küçük tepenin arasına da bir güzel gömülmüş, yatağımda kitap okuyordum. Sakin bir pazar öğleden sonrasıydı. Çiçekli perdem, aralık pencereden içeri sızan havanın ezgileriyle günün ritmini tutuyordu.

Çok geçmemişti ki dışarıdan sesler yükselmeye başladı. Sessizliği yırtıp 4.kattaki odama koşarak gelen bu ses, gittikçe şiddetini arttırıyor, zaman zaman da tizleşerek kulaklarımı tırmalıyordu. Camımdan içeri girerek t-shirtümden beni çektiği gibi hızla balkona itekledi. 40 yaşlarında iki bayanın üst sokağın girişinde tutuştukları kavgaydı bu. Birinin 4-5 yaşlarında oğlu vardı ürkek gözlerle eteğine yapışan. Kısa süre içinde tüm mahallelinin odak noktası haline geldiler. Kimisi gizlice mutfak perdesini aralayıp izliyordu, kimisi cama tüneyip lafa karışıyordu, kimisi de sokaklara kadar inmiş onları sakinleştirmeye çalışıyordu. Herkes eline geçen kelimeyi birbirine fırlatıyor, bazısı teğet geçiyor bazısı da derin yaralar açıyordu. Ortalık savaş alanına dönmüştü bir anda. Sözcükler çevredeki tüm evlerin camını kırmış, içerilere kadar girmişti. Aşağı mahallenin esnafının gelişiyle kadınlar ayırıldı, mahalle güç bela dağıtıldı.

Keyfim kaçmıştı. Kitabımın arasına bir kağıt parçası sıkıştırarak dolabımın kapağını açtım.  Yeni aldığım çizgili elbiseyi üzerime geçirdim ve kendimi hemen dışarı attım. Durağa yürürken köşe başındaki inşaatta 2 işçinin şiddetli kavgasına tanık oldum. Arkadaşları ikiye bölünmüş onları ayırmaya çalışıyorlardı. Ortam çok gergindi. Onların fırlattığı kelimeler kadınlarınkilere göre daha ağır, uçları daha keskindi.

Kafamı çevirdim, adımlarımı hızlandırarak markete doğru yürüdüm. Kasada akbil yükletirken arkamda bir anne-kız’ın tartışmasına şahit oldum. Küçük kız belli ki istek listesini uzun tutmuş, hepsini isterken hepsinden olmuştu. Gözünde yaş yoktu, sadece bağırıyordu.

Otobüse atlayıp, arkalarda bir yerlerde cam kenarına oturdum. Önümde oturan kız, telefonda erkek arkadaşıyla ciddi bir polemiğe girmişti. Onlar da kelimelerin kalbini kırmakla meşguldü.

Bugün Tantanakan Savaşı mı çıkmıştı? Sanki herkes beyninde uzun zamandır sardığı makarayı yere düşürmüş, makara açıldıkça da kelimeler dört bir yana saçılmaya başlamıştı. Kimse yayılan kelimeleri toplama çabasında değildi. Yumak açıldıkça dolanıyor, ipler birbirine karışıyor, çözülmesi zor bir hal alıyordu. Belki kimi yerlerinden kesip tekrar düğüm atmak gerekecekti. Ama bilmiyorlar mıydı ki o yumak bin bir zahmetle tekrar sarılsa bile düğüm yerleri hep ele gelecekti.

2 yorum:

  1. Asıl sorunun şu olması lazım.

    Nasıl bir mahalleye taşındın sen?

    YanıtlaSil
  2. Parça parça gördüğüm, izlediğim, duyduğum şeylerin bir birleşimi bunlar. Hayal ögesi ve abartmalar da var tabiki, adı üstünde hikaye... Taşındığım mahalleye laf yok, burası çok eğlenceli her gün bir malzeme çıkıyor bana :)

    YanıtlaSil