Kopardım aldım bir tanesini daha iliştirdiklerimden zihnime,
Koydum karşıma dinledim, aman bir geveze bir geveze.
Doldurdum içini incir çekirdeklerinin, üzerine bir tutam bahane,
Yeni çıktı fırından, buyurmaz mısınız siz de bir tane?

16.08.2011

Portakallı Masal

Üç varmış beş yokmuş. Dilek-şart kipinin  –miş’ li geçmiş zamanında fasulyenin faydalarını sayan bir anne ve oğlu varmış. Antik Yunandan kalma bir evde yaşayan bu anne çok evhamlıymış ve oğlunun üzerine çok titrermiş. Özellikle yemek konusuna çok hassasmış, oğluna haberi olmadan hiçbir şeyi yememesini tembihlermiş. Her şeyi kendi bahçesinde yetiştirir buzdolabına dışarıdan alınan hiç bir yiyeceği sokmazmış.

Bir gün çocuk sokakta arkadaşlarıyla ‘Ben10’cilik oynarken arkadaşı ona portakal vermiş. Portakal o kadar güzel görünüyormuş ki çocuğun canı çekmiş ve onu yemek istemiş. İş bu ya tam yiyeceği sırada annesi onu eve çağırmak için seslenmiş. Çocuk da bu portakalı ceketine saklamış ve annesi görmeden yemenin planlarını yaparak eve götürüp buzdolabındaki diğer portakalların yanına atıvermiş.

Bu atılan portakal sebzeliğe ilk geldiğinde inorganik olduğu için diğer organik portakallar tarafından dışlanmış. Rengiyle, kokusuyla, şişkoluğuyla hep dalga konusu olmuş. Ne yaptıysa kendini kabullendirememiş bizim altıntop. Mutsuz ve bir başına kalan Portakal bir sigara yakıp İbrahim Tatlıses’den bir şarkı söylemeye başlamış. Üst rafta oje sürmekte olan Limon şarkıyı duyunca meraklanıp, kimin söylediğine bakmak için rafın ucuna gelmiş… Eğilip aşağı baktığında Portakalla göz göze gelmişler. Ve o an ikisinin göz bebekleri de kalbe dönüşmüş. Portakal bu sarışın bomba karşısında dili tutulsa da Cengiz Kurtoğlu’ndan bir şarkıyla serenad yapmaya devam etmiş... Birbirine deli divane aşık olan bu çift geceler boyu SKYPE’da kameralı görüşme yaptıktan sonra evlenmeye karar vermişler. Bu aşkın geri dönüşü yokmuş artık. Fakat bu aşkı fark eden Limon’un babası Limon’un laptopunu kırmış ve ceza olarak raf dışına eğitime, yumurtaların yanına yollamış. Portakal alt rafa mensup olduğundan dolayı babası Limon’u bu koca göbekli keltoşa vermek istemiyormuş. Üstelik Portakal organik bile değilmiş. Bu baskılara ve bu ayrılığa daha fazla dayanamayan Limon kendini üst raftan Portakal’ın kollarına bırakıvermiş. Bu yarım dünya hatun Portakal’ın suyunu çıkarmış, kabuğunu soymuş, başucuna koymuş. Ve ortaya kalıbı Portakal’a rengi Limon’a benzeyen ‘Greyfurt’ adında melez bir çocuk çıkmış.

Arada çocuk olduğu için bu aşkı kabullenmek zorunda kalan baba, torununa kendi adının verilmesi şartıyla bu evliliği onaylamış ve Sebzelikistan’da mutlu mesut yaşamaya devam etmişler…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder