Naftalin kokulu günler kapımızda. Ellerinde bir çanta yağmur buyur etmemizi bekliyorlar içeri kapı eşiğinde. Hazırlıklı gelmişler, elleri kolları dolu, yükleri ağır. Uzun kalacaklar anlaşılan, süresi bilinmez. Misafire kaç gün kalacağı da sorulmaz ki.
Güneş parmak arası terlikleriyle volta atıyor deniz kıyısında belki de son kez eteklerini savura savura. Tutmuş elinden de rüzgarın, dilinde ıslık, içi biraz buruk. Valizi hazır. Vedalardan hoşlanmaz, o yüzden ansızın kayboluverecek ortalardan yanına kuşlarını da alıp. Özletecek kendini bir süre, kulakları çınladığında bir gün sürpriz yapıp geri geliverecek yine.
Gökyüzü yağda yumurta kıvamında bugün, bulutlar köpük köpük. Halka olmuşlar veda valsini söylüyorlar kol kola. Özenle katlayıp kaldırdığımız ceketler hırkalar epey sıkıldılar artık çekmecelerde. Sızlanmaya başladılar bile, şafak sayıyorlar. Her günün bitiminde bir çizik daha atıyorlar takvime. Eylül kokusu yeni yeni siniyor sokaklara. Vardiya değişimine az kaldı.
Şortlarımız, t-shirtlerimiz başladılar üşümeye ürpermeye özellikle de geceleri. Sıcak bir kol olmadı mı onları sarıp sarmalayan işleri zor, hapşuruklar tetikte. Grip zaten kıskançlık krizinde, her anı zehir etme gayretinde.
Gidiyor ya şimdi güneş, bütün renkleri de götürecek valizinde. Bacalar siyaha boyayacak her yeri. Yüzümüzü de karalar bağlayacak kıyafetlerimizi de. Defalarca yıkanmaktan renkleri solacak sokakların.
Şimdi buralarda 6 ay gece olacak.